Powered By Blogger

11 Eylül 2009 Cuma

- BIRAKSALAR BENİ-




Bıraksalar böyle musluk gibi damlayacaktım
Sarı sonbahara
Acımasız ayrılığın üstüne
Yuvamı kara kışın ortasında
Böyle başıma yıkana
Sana...
Bak şimdi seyrek yagmurlar ıslatır bedenimi
Islak kaldırımlarda çırpınır
Sana aşık gözlerim
Gittiğinden beri
Yarama arş-ı alem acır
Bıraksalar böyle kepenk gibi kapanacaktım
Ayaklarına
Varsaydığımız sözler uçuşacaktı başımızda
Şimdi hangi yalana ağlasın yürek
Söyle doyacağım bir sen daha kaldımı avuçlarımda
Çare sendin yar
Ben senli çarelere pervane
Ah dermanım yoktu ki
Bıraksalar böyle zahmet gibi çökecektim
Saatlerimize
Zamanın bizden gayrısını geçtim
Dakikalarımı sana mühürleyeyim diye
Kanayan dizlerimi gördünmü
Onca ettğin söz üstüne
Sen de üşüdünmü yani
Benim tuzlu gözyaşlarım
Rutubetli odamın penceresinden süzüldüğünde
Aşkımızın hüsranlı acizliği aglıyor şimdi
Mahallemizin çöplüğünde
Görmüşler kırık gözlük camından
Dediler ki :
Gördünüzmü bir kanadı kırık güvercin düşmüş yere...

Bıraksalar böyle yaşamak gibi
Ağrıyacaktım ellerinde
Ne varki çığlıklarımı duyarsın şimdi
Mızrabımın sazıma değdiği yerde
Ve kanım damlasın istiyorum
Sözümün bittiği yerde
Cümlelerimin sonuna nokta diye
Şimdi cıkarttım üzerimden bir bir
Fakirliğimi
Senli günlerimi
Ve sevincimi yar bir parça
Sana olan hasretimi
Çare sendin yani
Ben senli çarelere pervane
Ah mecalim yoktu ki
Bıraksalar böyle rüzgar gibi esecektim
Seni benden alan talihe


Aşkımızın hüsranlı acizliği aglıyor şimdi
Mahallemizin çöplüğünde
Görmüşler kırık gözlük camından
Dediler ki :
Gördünüzmü bir kanadı kırık güvercin düşmüş yere...

Şu doğan güneş şahidim olsun ki
Mağrifet değil böyle yazmak
Bir gün sende seversin
Üzülme...


ERHAN YİĞİT KIRIKCI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

damlalardan nasibini alanlar yorumladı...