Powered By Blogger

18 Eylül 2009 Cuma

- SESSİZ SİTEM-




Şimdi bozuk para gibi harcıyorum yeminlerimi
Ceketimin iç cebinde
Bir bilsen
Hasretin üç boyuta ulaştı
Öyle ki
Nereden baksan görürsün derinliğini
Aşağı tükürsem salya
Yukarı tükürsem sümük misali
Geçiyor geceler
Yastığımın öbür ucunda
Çırpınan dandik hayallerim var
Hani şu evvel zaman içinde
Kalbur samanlara ilerleyenlerden
Tam çekip alayım diyorum
En dalınası anlarımızı içinden
Gökten üç elma düşüyor bu sefer
Ayaklarımın dibine
Bakıyorum üçünün de adı hüsran

Şimdi yorgun üveyikler uçuruyorum
Düşlediğim mavi ülkelere
Bir bilsen
Altyazısını geçiyor
İçi oyulası acımın bültenler
Ey benim yalan zamanlarım
Sonbahara hapsolmuş aşk
Ömrümün taklacı güvercini
Ağlayan palyoçolar
İki cihan bir olup
Bin dereden su getirselerde şimdi
Unutturamazlar seni bana
Çünkü unutmak gecelerde
Çünkü unutmak eskimiş mızrabımın ucunda
Çünkü unutmak unutmuş beni
Dokunma meşgulüm
Bir bir morfinliyorum ağrılı arzularımı
Ve asırlardan eski
Düşlerim var evimin en sevmediğim köşesinde
Buruşturupta atmışım
Hani şu ayranı olmayıp içmeye
Hani şu tahtaravalliyle...
Sen boz kanatlı güvercinmisin ey gönül
Böyle yare izinsiz uçasın
Sen ılık ünvanlı meltemmisin ya gönül
Böyle yarin saçlarına esesin ?
Sararmış gül yapraklarını say sen
Bak bakalım kaç tane olmuş avuçlarında
Ya da bak bakalım ben buradamıyım ?
Şu ilerde bir heykel var mı?

Şimdi tanığım olsun
Uğruna varabildiğim sabahlar
Penceremde bir kuş kadar hafif
Uyanmak öyle uzak ki
Ben masallardaki gibi sevdim seni
Ama sorsan bilmez kahramanı çocuk
Perde arkasındaki gözyaslarımı sayamaz çünkü
Hangi kimyacı hesaplasın ki içindeki tuz miktarını
Varmıdır sorsak fizikçilere
Şu benle olamadığın düttürük dünyada
Sana olan aşkımın hacmi
Sen şimdi şu gittiğin zıkkımın kökünden
Bir parça huzur getir bana
Ki daha gidecek yollarım
Ve ağlarına düşeceğim umutlarım var
Şehr-i yiğitin en sisli akşamında
Ey benim yalan zamanlarım
Sonbahara hapsolmuş aşk
Ömrümün taklacı güvercini
Ağlayan palyaçolar...
Ermiş başımı göklerde aramayın şimdi
Benim gökten çok
Yalnızlığa eren yaşlarım var

Sen boz kanatlı güvercinmisin ey gönül
Böyle yare izinsiz uçasın?
sen ılık ünvanlı meltemmisin ya gönül
Böyle yarin saçlarına esesin?
Bilirim zaman ve mekandaki yerimi haşa
Gideyimde sararmış gül yapraklarını sayayım şimdi
Bakayım kaç tane olmuş avuçlarımda
Ya da bakayım ben buradamıyım
Şu ilerde bir heykel varmı mesela

Affet bu denli sevmeyeceğim
Gelirsem birdaha dünyaya...


ERHAN YİĞİT KIRIKCI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

damlalardan nasibini alanlar yorumladı...