
Gemilere binerim
açılırda hani maviliklere
soğuk rüzgarların sırtında günlerim geçer
susamı bulaşır ağzıma burnuma yediğim simitin
ufak bir çocuk bana güler
akrep emeklerken yelkovan topallar adeta
insanlar geçer sağımdan solumdan
hiç korkmayan güvercinler konar omuzlarıma
bir filmin sonu gibi biterim
yalnızlığında...
ve ceketini alıp gider aşk usul usul uzaktan
oysaki beni de götür diye bağırasım gelir
derman bulamam
merak etme
unutacak olsam önce kendimi unuturdum.
bir probleme karışır ismim
kimse çözemez beni
ıslak kaldırımlarda oturur özlemim yanıbaşımda
sokaklarda eylemler ve evlerin tüten bacaları
şehrimizin boynu bükülür
susar titreyen ellerimdeki resmin inadına
şimdi donuk gözlerimi nereye çevirsem?
hangi halde sayıklamaz ismini çatlamış dudaklarım?
ben nasıl yaşarım şimdi
yalnızlığında...
tarihe karıştım pis sakallarımla haberin yok
çocuklar bile kötü bildi beni
okullarda okutuldu aşkımız
ben aşk devletini yıkan adam...
oysaki ne çok korkardım
caddedeki ayak izlerini öpüp koklarken
sonbahara mahkum olur
cezamı sensizliğe verirler diye
merak etme
unutacak olsam önce kendimi unuturdum
ERHAN YİĞİT KIRIKCI
Duygular çok tanıdık geliyor,belki de bundan seviyorum okumayı yayınladıklarını,devamını diliyorum,emeğine sağlık.
YanıtlaSilBlogumdan ödülünü alırsan çok mutlu olurum,paylaşımlarının devamını diliyorum.
YanıtlaSilmerhaba bloğuna bir ödül verdim Eğer istersen bloğuma uğrayıp alabilirsin.
YanıtlaSil